|
Hacıbektaş Veli Anadolu Külttür Vakfı Datça Şubesi Olarak Maraş’ı Kana Bulayanları Lanetliyor Öldürülen Canlarımızı Saygıyla Anıyoruz!
Kahramanmaraş olayları; 19 Aralık-26 Aralık 1978‘de Kahramanmaraş‘ta meydana gelen, Cumhuriyet tarihinin en önemli katliamlarından biridir. 12 Eylül Darbesine gerekçe olarak kullanılan ya da hazırlanan olaylardan biri olarak kabul edilir. HACIBEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESİ OLARAK bu ve benzeri katliamlarda öldürülen canlarımızı her zaman anacağız. Bu olayların tekrarlanmaması için halkımız çok duyarlı olmalı. Katilleri naletlemeli. Olayıda tekrar hatırlamalı.
Bu olayı ve sonucunu kısaca sizlere hatırlatacağız.
Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayrılığının Kahramanmaraş’ta gerginliği tırmandırdığı bir dönemde, 19 Aralık’ta kentteki sinemalardan birine patlayıcı madde atıldı. (Daha sonra bombayı Ökkeş Kenger isimli ülkücünün kışkırtma amacıyla attığı anlaşıldı.)Bombalama eyleminin karşı görüşlü kişiler tarafında yapıldığını ileri süren kalabalık sağcı bir grup CHP il merkezine, PTT ve TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) binalarına saldırdı. 21 Aralık öğle saatleri Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı iki sol görüşlü öğretmen silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitirdi.
22 Aralık’ta öğretmenlerin cenazeleri kaldırılırken büyük olaylar oldu. Cenazelerin getirildiği camide bulunan bir grup, ölenlerin cenaze namazının kılınmasına karşı çıkarak engellerken bir yandan da cenaze törenine katılanların camileri ateşe verdiği söylentisi kentin Sünni mahallelerine hızla yayıldı. Bunun üzerine harekete geçen silahlı ve sopalı kalabalık gruplar Kahramanmaraş’ın Alevi mahallelerine saldırdılar. Katliama varan saldırılar sonucunda; Resmi verilere göre 105 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 210 ev, 70 işyeri tahrip edildi. Birçok kadına tecavüz edildi. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500'e yakındır.
Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürmüş, çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açılmış, sanıklardan; 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1 – 24 yıl arasında hapis cezaları ile cezalandırılmıştır. İdam ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulanmış ve cezaları azaltılmıştır. Sıkıyönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmamıştır. Ceza alanların cezaları da; 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle, ertelenerek serbest bırakıldılar. Bu kişilerden bazıları daha sonra milletvekili olarak TBMM çatısı altında yer aldılar.
Olaylardan sonra Maraş`ta yaşanan yoğun göç nedeni ile sol görüşlü yurttaşların ve Alevi yurttaşların yüzde 80'inin Maraş’ı terk ettiği tahmin edilmektedir.
Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı
Datça Şubesi Yönetim Kurulu
Video Görüntüleri
24 ARALIK 1978 - MARAŞ KATLİAMI
Balıkların hafızası üç saniyeliktir... Onun içindir ki
Akvaryumda iken okyanusta sanırlar kendilerini..
Her gün onlarca insanın öldürüldüğü yıllardı 70 li yılların
sonları. Okullar, kahveler basılıyor, bombalanıyordu. Bir “iç savaş” görünümü
vardı bütün yurtta. Bir yandan faşist saldırılar sürerken, diğer yandan bu
saldırı karşısında kendini koruyanlar bulunuyordu. Sağ-Sol çatışması,
Alevi-Sünni kavgası değildi yaşanan. 24 Aralık 78, Maraş katliamını olarak
yazıldı tarihe.
19 Aralık : Maraş'ta
faşistlerin propaganda aracı haline gelen Cüneyt Arkın' ın "Güneş Ne Zaman
Doğacak" filminin gösterildiği Çiçek Sinemasının faşistler tarafından
bombalanmasıyla olaylar gelişmeye başladı.
20 Aralık : Saat
20.00 sıralarında bu kez de, Yeni Mahalle'de sol görüşlülerin ve Alevilerin
devam ettiği Akın Kıraathanesi'ne patlayıcı madde atıldı ve iki kişi ağır
yaralandı.
21 Aralık : Kendi
attıkları bombaya "misilleme" olarak 21 Aralık günü faşistler Maraş Meslek
Lisesi öğretmenlerinden , TÖB-DER üyesi, Hacı ÇOLAK ve Mustafa YÜZBAŞIOĞLU
öldürdüler.
22 Aralık : Faşistler
öğretmenlerin cenaze törenine saldırdılar. 23 Aralık : "Allah adına savaş"a
(cihat) çağrılan Maraş köylerinden gelenlerin katılımıyla Maraş katliamı
başlatıldı.
23-25 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta
yaşamını yitirenler
Katliamın bilançosu
25 Aralık gecesi saldırılar sona erdi. Sıra katliamın
bilançosunun çıkarılmasına gelmişti.
Ölü sayısı 111
Yaralı sayısı 1000'in üstünde
Tahrip edilerek yakılan ev 552
Tahrip edilerek yakılan işyeri 289
Yakılan oto 8
Saldırılar durmuş ama halkın korkusu durmamıştı. Yaşananların
soykırım sonrasında Maraş'taki Alevi nüfusun yüzde 80'inin kenti terk ediyordu .
Davanın sonucu
Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Hatay İlleri
Sıkıyönetim Askeri Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesinin (Esas No: 1980/82,
Karar No: 1980/520 sayılı) gerekçeli kararı:
Hakkında dava açılan sanık sayısı 804
Ölüm cezasını alanlar 29
Müebbet hapis cezası alanlar 7
15-24 yıl arası hapis cezası alanlar 7
10-15 yıl arası hapis cezası alanlar 29
5-10 yıl arası hapis cezası alanlar 259
1-5 yıl arası hapis cezası alanlar 26
Beraat edenler 379
Karar aşamasında firarda olanlar, çeşitli nedenlerle davası
tefrik edilenler ve ölümle davası düşenlerin toplamı: 68 oldu.
Ölüm ve müebbet cezalarının dışındaki diğer hapis cezalarında
1/6 arasında indirim uygulandı, cezalar daha da azaltıldı.
Mahkemenin kararı, Yargıtay'da bozuldu. Yeniden yargılama,
Yargıtay süreci vb. idam cezaları uygulanamadı. Hafif cezalarla dosya kapandı.
Kahramanmaraş katliamı sonrasında, Ecevit hükümeti 26
Aralık'ta toplanan Bakanlar Kurulu'nda 13 ilde sıkıyönetim ilan ediyordu.
Maraş'ta olan bir savaş değildi, bir katliamdı. Bunun adına
“anarşi” denmez, “sağ-sol çatışması” da denmez. Bu, “Alevi-Sünni çatışması” da
değildi. Olaylar, ne bir rastlantı, ne de "halkın galeyana gelmesi" sonucu
olmuştu. Olaylar aylar öncesinden planlanmış ve programa konulmuştur. Maraş'ta
olan plânlı ve örgütlü bir faşist saldırıydı.
Amaç
- Polis devleti yaratmaktı
- Gelişen muhalefetin önünü kesmekti
- Toplumsal yığınları terörle sindirmek, içlerine korku salmaktı
- “öteki”ni yok saymak, “tek tip” insan yaratmaktı
- Ekonomik programın önünde engel oluşturan işçi sendikalarını
dağıtmaktı
- Sıkıyönetimi çağırmaktı
- Bir darbenin hazırlanmasıydı
Dün sağ-sol çatışması, alevi-sünni kavgası olarak
kullanılan gerekçelerle sürdürülüyordu baskılar, bugün Kürt-Türk ayrımı
üzerinden. Dün MHP vardı katliamlarda, bugün “hassas Türk vatandaşı” MHP'liler
linç girişimlerinde. Dün Kontr-gerilla, ETKO, TİT gibi isimler vardı
saldırılarda provokasyon eylemlerinde, bugün derin devlet adıyla tanımlanan
ilişkiler yumağı Susurluk'ta, Şemdinli'de. Dün “komünistler camiyi bombaladı”
gerekçesi vardı, bugün “bayrağımız ayaklar altına alındı”. Dün düşünürler,
yazarlar, gazeteciler saldırıya uğruyor, öldürülüyordu, bugün aynı saldırı
düşünürlere ve yazarlara sürmekte. Dün tanklar, panzerler vardı muhalefetin
önüne konulan, bugün protesto eylemine katılan 10.000 lerin üzerinde F-16 lar
uçuruluyor. Dün katliamlarda, saldırılarda adı geçenler bugün “kahraman”,
milletvekili, klüp başkanları. Dün “komünizm geliyor” tehdidi vardı, bugün
“ülkemiz parçalanıyor”.
Ve yine hafızamız zayıf, “barışı seven” Total
redçi Mehmet Tarhan yargılanıyor, Dünyada 19 Ülkede dayanışma içinde onunla,
yurdum insanı sessiz...
Emil Galip SANDALCI'nın 26 Aralık 1979 tarihinde
Demokrat gazetesinde “Zamandır” başlıklı yazısında: “
Kuşkusuz içinde yaşadığımız şu kokuşmuş, kanlı, haksız ve eşitsiz rezil ortamda
faşizme, emperyalizme, şovenizme vb. karşı olacağımızı açıklamak doğaldır. Eğer
asfalt yol üzerine kapaklanmış cesedi gazete kağıtları ile örtülü profesör
dostumuzun (Orhan TÜTENGİL) öpülesi ak saçlı cansız başını TV ekranlarında
seyrederseniz ve de cenazesinde -katili imişcesine- dipçiklenirseniz, ya da
eşinizin, oğlunuzun, kardeşinizin, babanızın kanlı et parçalarını duvarlardan
kazırsanız, gözü gitmiş, kolu bacağı kopmuş, delik deşik edilmiş, felç olmuş,
tabanları patlatılmış, elektrikle delirtilmiş, ardına cop sokulmuş insanları
tanır, bilirseniz... Elbette faşizmin yanında değilsiniz. Eğer insansanız,
Hitlerleri, Himlerleri kıskandıracak Kahramanmaraş kıyımının yapıldığı bu ülkede
şovenizm karşısına dikileceksiniz...” diyordu.
Fotoğraflarla
|